• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
  • https://www.facebook.com/groups/tumradder/
  • https://twitter.com/TumradDernegi
LOGOMUZ
Genel Başkandan
 Heybet ASLANOĞLU
Genel Başkan
İLETİŞİM BİLGİLERİMİZ

Tüm Radyoloji Teknisyenleri ve Teknikerleri Derneği

Cevizlik Mah. Hüsreviye Sok. No.7 Günay İş Hanı K.3/40 
Bakırköy/İSTANBUL

Tel - Fax:
0 (212) 530 30 23

Gsm:
Heybet ASLANOĞLU(Başkan)
0 532 292 46 27

E-Posta:
tumradder@gmail.com



RADYOLOJİ ANDI
İŞ-BECAYİŞ İLANLARI
İŞ İLANLARI
KANAL RADYOLOJİ
ELEKTROMANYETİK ALANLAR ( EMANET 2013) SEMPOZYUMUNA KATILDIK.
İstanbul Elektrik Mühendisleri Odası, İstanbul Tabip Odası ve İstanbul Barosu'nun Yıldız Teknik Üniversitesi Oditoryum'da düzenlediği Manyetik Alanlar (EMANET 2013) Sempozyumuna katıldık.
Elektrik Mühendisleri Odasından ve öğrencilerden yoğun ilgi görülen sempozyuma derneğimizin Genel Başkan Yard. Özer ERDEN ve bir grup üyemiz katılmıştır.
2. Elektromanyetik Alanlar ve Etkileri Sempozyumu bugün (8 Kasım 2013) açılış töreni ile çalışmalarına başladı. Açılışta konuşan EMO Yönetim Kurulu Başkanı Cengiz Göltaş, sempozyumun çevre ve halk sağlığı için atılması gereken adımlara ilişkin somut sonuçlar üreteceğine inandığını vurguladı. AKP’nin yandaş kurumlar arasına TMMOB da eklemek için kanun hükmünde kararnameler hazırladığına işaret eden Göltaş, “Yağma yok TMMOB var” diyerek tepki gösterdi.
 

SEMPOZYUMDAN GÖRÜNTÜLER




SEMPOZYUM'DAN NOTLAR:

Sempozyumun üç meslek odasının çalışmaları ile düzenlendiğini aktaran Özağaç, düzenleme, yürütme ve bilim kurulunda yer alarak çalışmalara katkı koyanlara teşekkür etti. Sempozyumda bildiri sunacaklara, panel katılımcılarına ve davetli konuşmacı Prof Dr. Henry Lai‘ye teşekkür etti. Elektromanyetik alanlara ilişki Türkiye‘de çok ciddi çalışmalar yapıldığına işaret eden Özağaç, "Ülkemiz, bu alanda nitelikli bilimsel çalışmaların yapıldığı, konunun öneminin farkında olan hatırı sayılır insanın gelişmeleri izlediği bir durumdadır. Umarız konunun yetkilileri, buradaki mühendislik, sağlık ve hukuk disiplinlerinin bir arada ortaya koyacağı birikimden, ülkemiz ve insanlarımız yaralanır."

 

"Kirlilik Korkutuyor"

Özağaç‘ın ardından kürsüye gelen İstanbul Tabip Odası Yönetim Kurulu Başkanı Taner Gören, doktora çalışması sırasında elektriğin insan sağlığı üzerine etkilerini incelediğini belirterek, konuya ilişkin çalışmaların Miletli Thales‘in a kadar uzandığını ve statik elektrik ile ilgili Thales‘in sözleri bulunduğunu ifade etti. 5. yüzyılda yapılan çalışmalarda ise elektriğin sağlık üzerine etkilerine ilişkin ilk hayvan deneylerin yapıldığını hatırlatan Gören, radyo frekans dalgalarının yarattığı elektromanyetik alanların insan sağlığı üzerine etkilerine ilişkin daha çok çalışma yapılması gerektiğini ifade etti. Elektromanyetik alanların ciddiye alınması gerektiğine vurgu yapan Gören, ilk sempozyuma katkı sağlayan Prof. Dr. Hilmi Sabuncu‘yu andığını ifade etti. Son günlerde Mars‘a yolculuğa ilişkin çalışmaların yeniden gündeme geldiğini belirten Gören, insanoğlunun cep telefonu, baz istasyonları, hidroelektrik ve nükleer santralların çevre veya sağlık üzerindeki etkilerine ilişkin sorunları çözmeden yaşamaya devam etmesin sonucu Mars‘a taşınmayı gerektirebilecek kadar kirlenebileceğine kaydetti.

 

Teknolojide Güç Odakları 

Şubemiz Yönetim Kurulu Başkanı Beyza Metin ise konuşmasına Doç. Dr. Yurdakul Ceyhun‘u anarak başladı. İnsanın daha iyi bir yaşam seviyesine ulaşmak için son yüzyıllarda bilimsel çalışmalar ile önemli bir mesafe kaydettiğine dikkat çeken Metin, konuşmasını şöyle sürdürdü:    

"Ancak gelişen teknolojinin tek bir kanalda ilerlediğini, yapılan bütün çalışmaların sadece insanlığın hizmetine sunulduğunu söylememize engel olan birçok negatif tarihsel deneyim bulunmaktadır. Teknolojinin özel kesim ve grup çıkarları için yanlı ve yanlış kullanımı, teknolojik gelişmelerin doğasından çok buna hakim olan güç ve odakların niyetleriyle de yakından ilgilidir.

 

Sürekli olarak gelişen teknolojilerin öngörülemeyen zararlı veya zararlı olması muhtemel nesnel çıktılarının bertaraf edilmesinin öncüleri de yine bilim insanları, aydınlar ve onların kurumları, odalarımız ve üniversiteler olmalıdır, olacaktır."

 

Elektrik-elektronik alanındaki çalışmalar sonucunda, elektrik üretiminde, haberleşme, biyomedikal alanlarına kadar uzanan çok sayıda cihazın hayatımızın önemli bir parçası haline geldiğine işaret eden Metin, "Bugün bu cihaz ve sistemleri kullanmaktan vazgeçme lüksümüz olmadığına göre, bu alanda etkin düzenleme, yönetim ve denetimi de birlikte sürdürmek zorundayız" diye konuştu.

 

Yaşam alanlarımızın yüksek gerilim hatları, trafo merkezleri ve sayıları 85 bine varan baz istasyonları ile kuşatıldığını kaydeden Metin, "Burada vatandaş olarak, tüketici olarak sormamız gereken birinci soru, bu kadar tüketimin, bu denli yaygın kullanımın gerçekten gerekli olup olmadığıdır" dedi. Tüketim ideolojisinin gerekli olanla olmayan, ihtiyaçla ile gösteriş, kullanma zorunluluğu ile özenme arasında bir bulanıklık yarattığına dikkat çeken Metin, konuşmasını şöyle sürdürdü:

 

"Mesleki ve teknik insanlar olarak her an yanıtı aramamız gereken soru ise, ‘insanlığın teknolojinin nimetlerinden azami olarak yararlanmasını sağlarken, olumsuz etkilerini asgariye indirmek için ne yapmalıyız?‘, ‘Hiçbir şey yoktan var olmadığına göre bilimsel çalışmalarımızı insanlığın hizmetine sunarken, doğal ve tarihsel kaynak ve zenginliklerimizi tahrip etmeden nasıl geleceğe taşıyabiliriz?‘ olmalıdır. Çünkü yaşlı küremizin kaynakları sınırlı ve yenilenme döngüsü insanlığın tüketim ivmesinden yavaştır. Çünkü bütün mühendislik alanları, tıbbın ilk kuralı olan ‘önce zarar verme‘ ilkesiyle çalışmazsa, çok yakın gelecekte yaşam alanlarımız hiçbir devridaim makinasının telafi edemeyeceği, geri dönülmez bir tahribatla yüzyüze kalacaktır.

 

Biz, teknoloji düşmanı değiliz, mühendislerin teknolojiye karşı olması gibi bir durum gelecekte de söz konusu olamayacaktır. Ancak, teknolojinin nimetlerinden yararlanırken, kullanım sürecinde oluşabilecek olumsuzlukları en aza indirecek önlemlerin alınması ve bu konuda toplumun bilgilendirilmesi öncelikli görevimizdir. Bu görev ve sorumluluk, devlet kurumlarının da öncelikli görev ve sorumluluğu olmalıdır. Bu alanda çalışan şirketlerin faaliyetlerinin engellenmesi değil amacımız; ama insan sağlığıyla ilgili düzenlemeler konusunda sorumluluklarını da yerine getirmeleri gerektiğine inanıyoruz. Uluslararası standartların ülkemizde de gözetilmesini, düzenli olarak denetim ve ölçümlerin yapılmasını, bilgi ve verilerin şeffaf bir biçimde paylaşılmasını istiyoruz. Bütün yetkili kurumları, yapılacak düzenleme ve tasarruflarını, meslek odalarıyla, bilim insanlarıyla ve üniversitelerle paylaşarak yapmaya davet ediyoruz. Biz yıllardır bu düşünceleri savunuyor ve her platformda ilan ediyoruz. Ancak üzülerek belirtiyorum ki, bizleri sürekli siyaset yapmakla eleştirenler, halkımızı ve kamuyu bu derecede yakından ilgilendiren ve sağlımıza açısından bu kadar önem taşıyan bu etkinliklerimize katılmaktan imtina ediyorlar. Bu alanları düzenleme ve denetleme sorumluluğu olan Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu‘nun (BTK), sempozyumumuza kurumsal katılımını görmeyi çok istedik ama ne yazık ki çağrılarımıza yanıt alamadık."

 

Bağımsızlık Vurgusu

Meslek örgütlerinin sorumlulukları gereği meslek alanlarına yönelik kurultaylar, kongreler ve sempozyumlar gerçekleştirdiğini kaydeden Metin, "Tüm bu etkinlikleri tarafsız, bilimsel ve hiçbir kurumun vesayeti altında olmadan yapmamızı bağımsız işleyişimize ve üyelerimizden aldığımız desteğe borçluyuz. Hangi siyasal çevre hangi iktidar olursa olsun mesleğimizi halkımızın çıkarına kullanmak bizim ana ilkemizdir. Ne yazık ki son zamanlarda ard arda çıkan Kanun Hükmünde Kararnameler (KHK) ile odalarımızı yetkileri, alandaki denetimleri ve üye sicillerini tutmaları engellenmeye çalışıyor."

 

Torba yasa ile mesleki denetim uygulamalarının kısıtlanmaya çalışıldığını hatırlatan Metin, bu kez EMO‘nun da aralarında TMMOB‘a bağlı odaların Bakanlar Kurulu kararnamesi ile bakanlığın idari ve mali denetimi altına sokulmak istendiğine dikkat çekti. TMMOB Kanunu‘na 12 Eylül döneminde eklenen bir maddenin gündeme getirildiğini kaydeden Metin, konuşmasını şöyle sürdürdü:

 

"AKP iktidarı 12 Eylül darbecilerinin getirdiği ama bugüne kadar ne darbecilerin ne de sonraki hükümetlerin uygulamadığı ‘vesayet‘ sistemini ‘uygulama‘ kararı aldı. Doğal ve tarihi zenginliklerimizi talan etmeyi, çevre ve kent rantını insanlığın geleceğini tehlikeye sokma pahasına ticari bir meta haline getirmeyi hedefleyen politikalar, bu yağma ve talanın karşısında hiçbir haklı ve bilimsel karşı duruş görmek istemiyorlar. Bize emanet bırakılan zenginliklerimizi geleceğe taşımamızın önündeki bütün olanakları yok etmeye çalışıyorlar.

 

Tüm bu baskı ve yıldırma politikalarına karşın bizler, tıpkı bugün olduğu gibi birlikte çalışmaya ve üretmeye; bilimi, teknolojiyi, hukuku halkımız yararına kullanmak için mücadeleye devam edeceğiz.

Meslek odalarımız, yeni dönem içerisinde, bugüne kadar sürdürdüğümüz kamusal yarar ilkesi doğrultusunda çalışmalarına devam etme noktasında kararlıdır. Bunun için özellikle insan sağlığına, çevre sağlığına, kent sağlığına ilişkin pek çok temel konudaki duyarlılıklarımızı kamuoyuyla paylaşmaya; yaşamımız için, onurumuz ve mesleğimiz için mücadele etmeye devam edeceğiz."

Beyza Metin‘in konuşmasının tamamını görmek için bakınız.

 

Metin‘in ardından kürsüye gelen EMO Yönetim Kurulu Başkanı Cengiz Göltaş ise konuşmasına Doç. Dr. Yurdakul Ceyhun ve Yüksek Mimar Oktay Ekinci‘yi anarak başladı. EMO Üyesi Ceyhun‘un elektronik sanayi başta olmak üzere ülke kalkınmasına katkı sağladığını vurgulayan Göltaş, Ekinci‘nin ise yaşamını ülkemizin doğal ve kültürel değerlerinin korunmasına adadığını kaydetti.

 

Teknolojinin gelişimi ile beraber son on yılda elektronik cihazların sayısının ve kablosuz iletişim teknolojilerinin kullanımın artması ile elektromanyetik alanlara maruz kalma oranın artığını vurgulayan Göltaş, radyo frekansı (RF) elektromanyetik alanların Dünya Sağlık Örgütü Uluslararası Kanser Araştırmaları Ajansı tarafından "olası kanserojen" olarak sınıflandığını ancak sağlık üzerindeki etkilerinin ilerleyen yıllarda daha detaylı olarak ortaya konabileceğini belirtti.

 

Elektromanyetik alanlara sağlığı olumsuz etkilemediği bilimsel olarak tespit edilene kadar, ihtiyatlı yaklaşılmasını gerektiğini dikkat çeken Göltaş, "Konuyla ilgili mevzuat ve uygulamalar bu yaklaşımla ele alınmalıdır" diye konuştu.

 

"Toplumsal İhtiyaçlar İçin Teknoloji"

EMO‘nun etkinliklerinde meslek alanlarındaki bilimsel ve teknolojik gelişmelerle ilişkisini kurarken, toplumsal yarar ve halk sağlığı ekseninde bir bakış açısını öne çıkarmayı çalıştığına dikkat çeken Göltaş, konuşmasını şöyle sürdürdü:

 

"Böyle baktığımız içinde TMMOB ve Odamız 1970‘lerden bugüne bilimin ve teknolojinin siyaset ve ideoloji dışı, kendi başına bir gelişme çizgisine sahip olmadığına inanıyoruz.Diğer taraftan, biliyoruz ki bilimle demokrasinin gelişmesi de her zaman birbirine koşut olmamıştır. Kimi zaman kesitlerinde bilimin ve teknolojinin gelişmesi baskıcı yönetimler altında da sürmüştür. Dolayısıyla, bilim ve teknoloji, toplumsal yapı ve ilişkilerle her zaman iç içe olmuştur. Bu nedenle, özgürlük ve eşitlik mücadelesinde, bilim ve teknoloji politikaları kendi başına ele alınamaz; sanayileşme, özelleştirme, gümrük birliği, uluslararası anlaşmalar, devletin biçimi, sınıflararası güçlerin hepsi bu politikaların oluşturulmasında etkilidir. Özetle, bilim ve teknolojinin toplum yararına kullanılması bir iktidar sorunudur.

 

Teknoloji sadece teknik ya da makinalar bütünü değil, aksine kendisi ile beraber sosyal bir örgütlenmeyi de beraberinde getiren kapsayıcı bir uygulamadır. Teknoloji transferinin azgelişmiş ülkelerde uygulanmasının kültür emperyalizmine yol açması bu nedenledir. Bilim ve teknolojinin yıllardır toplumsal ihtiyaçlar için değil de, kapitalist kar için kullanılması, bugüne kadar doğayı tahrip etti. İnsanlığın kendisine, tarihine ve geleceğine yabancılaşmasına aracılık etti.

 

Bilim ve teknolojinin kendisi de bu ortamda biçimlendi. Toplum, insan ve doğayı tahrip etmeyen, gerçek gereksinimler için oluşturulacak bilim ve teknoloji politikaları, bilim ve teknolojinin bu mevcut yapısını, üretiliş biçimini de sorgulayan ve eleştiren bir yaklaşımla oluşturulmalıdır.

Örneğin, teknoloji politikaları, teknolojiyi, yalnızca üretim araçları ve tekniklerden ibaret tanımlamamalıdır. Üretim bilgi ve becerisi ile üretimi gerçekleştirmek için gerekli kafa ve kol emeğinin örgütlenmesi de teknolojinin alanına girer.

 

Alternatif teknoloji politikaları bu eksende biçimlendirilmelidir. Odamız, Türkiye‘de kamu yararını gözeten, emek eksenli, bütünlüklü ve gerçekçi bilim ve teknoloji politikalarının hazırlanması ve uygulanmasını amaçlar."

 

Sempozyumun elektromanyetik alanların insan sağlığına etkileri ve konunun hukuksal boyutları hakkında bilgi paylaşımının sağlanmasını amaçladığını belirten Göltaş, "Elektromanyetik kirlilik yaratan elektrikli cihazlar, cep telefonları, kablosuz vericiler gibi sistemlerin sağlık etkilerini en aza indirecek şekilde kullanımı konusunda bilinç oluşturulması büyük öneme sahiptir" diye konuştu.

 

Kamu Denetimi Vurgusu

Enerji nakil hatları, trafo merkezleri ve baz istasyonları gibi tesislerin yerleşiminin insan sağlığı açısından planlanması gerektiğini ifade eden Göltaş, "İlgili mevzuatın yetersizliği ve uygulamalardaki yanlışlıklar, halk sağlığını tehdit eden sonuçlar yaratabilmektedir. Bu konuda ülkemizde yürürlükteki standartlar ve mevzuat değerlendirilerek geliştirilmelidir" diye konuştu. Uygulamalardaki yanlışlıkların giderilmesinde denetimlerin büyük payı olduğunu vurgulayan Göltaş, konuşmasını şöyle sürdürdü:

 

"Kapsama alanının genişletilmesi, yüksek bant genişliği ve veri iletim hızının sağlanması için servis sağlayıcı firmalar ticari bir yaklaşımla baz istasyonu ağlarını geliştirmektedirler. Halk sağlığını yakından ilgilendiren bu alandaki uygulamalarda plansızlığın önlenmesi ve kamu yararının gözetilmesi için mevcut ve yeni baz istasyonu kurulumu uygulamalarının kamu eliyle denetiminin gerçekleştirilmesi gerekmektedir.

 

Baz istasyonlarının kamufle edilerek toplumdan gizlendiği sıklıkla görülmektedir. Bu uygulamalar sonlandırılmalı, uyarı levhaları ve baz istasyonlarına ait ölçüm bilgileri tesislerin üzerinde yer almalı, ayrıca yerleşim alanlarındaki baz istasyonlarının yerlerinin İnternet üzerinden yayımlanması sağlanmalıdır. Bu tür tesislerin kurulması için yer seçimi aşamasında çevrede yaşayanların görüşleri dikkate alınmalıdır."

 

Okullara "Kablolu" Erişim Önerisi    

Milli Eğitim Bakanlığı tarafından yürütülen Fatih Projesi‘ne dikkat çeken Göltaş, bu kapsamda 570 bin dersliğe LCD panellere sahip etkileşimli tahta ve İnternet ağ altyapısı sağlanarak tüm öğrencilere tablet dağıtılacağını belirtti. Türkiye genelinde Eylül 2013 itibari ile 217 okulda öğrencilere tablet dağıtıldığını kaydeden Göltaş, konuşmasını şöyle sürdürdü:

 

"Kablosuz İnternet ağları, olası kanserojen olarak nitelenen radyo frekans (RF) elektromanyetik alan yaratmaktadır. Bir derslikteki 30 öğrencinin her birinde kablosuz ağa bağlanan tablet bilgisayarların bulunmasıyla, ortamdaki elektromanyetik kirliliğin limit değerleri aşması söz konusu olacaktır. Üstelik, çocukların olası biyolojik etkilere karşı yetişkinlerden çok daha hassas olduğu bilinmektedir. İhtiyat ilkesi gereği, okullarda İnternet erişiminde kablolu sistemler kullanılmalıdır."

 

"Periyodik Ölçümler Yapılmalı"

Çocukların cep telefonu kullanımının özendirilmemesi gerektiğini kaydeden Göltaş, elektromanyetik kirliliğin yoğun olduğu iş yerlerinde periyodik ölçümler yapılması ve işçi sağlığı açısından gerekli önlemlerin alınması için düzenleme yapılmasını istedi.

 

Dünya Sağlık Örgütü Elektromanyetik Alanlar Proje Yöneticisi Emilie Van Deventer‘ın elektromanyetik alan maruziyetlerinin sağlık etkilerine dair daha fazla araştırma yapılarak belirsizliklerin giderilmesi çağrısında bulunduğunu hatırlatan Göltaş, uluslararası ortak ve kanıt bazlı referans değerlerin belirlenmesi ve toplumsal bilinçlendirme çalışmaları  yürütülmesini istedi.

 

EMO‘nin 2011 yılında ilkini düzenlediği sempozyum ikincisinin çevre ve halk sağlığı için atılması gereken adımlara ilişkin somut sonuçlar üreteceğine inandığını vurgulayan Göltaş, "Bu alandaki bilgi birikiminin güncel gelişmeler ışığında değerlendirilmesi için oluşturulan bu ortama emeği geçen herkesi bir kez daha kutluyoruz" diye konuştu.

 

"Yağma Yok TMMOB Var"

Yaklaşık 2 ay sonra EMO‘nun kuruluşunun 60. yılını kutlayacaklarını ifade eden Göltaş, 60 yıldır EMO‘nun faaliyetlerinde toplumsal fayda ve ülke çıkarlarını ön planda tutuklarına işaret etti. Demokrasisi gelişmiş ülkelerde teknik sempozyumların açılışında, teknik konuşmaların yeterli olacağını ifade eden Göltaş, Türkiye‘de siyasi iktidarlın yarattığı anti-demokratik ortamın kürsü konuşmalarını değiştirdiğini ifade etti. Meslek odalarının bilimsel-teknik etkinliklerini sürdürmeye çalıştığı bu dönemde AKP‘nin ise iktidarı boyunca yarattığı yandaş kurumları arasına TMMOB da eklemek için kanun hükmünde kararnameler hazırladığına işaret eden Göltaş, konuşmasını "Yağma yok TMMOB var" ifadeleri ile tamamladı.

 

TMMOB Yürüyüşünü Sürdürecek

Göltaş‘ın ardından konuşan TMMOB Yönetim Kurulu Üyesi Kübülay Özbek ise elektromanyetik alanların çevre ve insan sağlığına olan etkilerinin sempozyum boyunca mühendisler, doktorlar ve hukukçular tarafından ele alınacağına ve hep birlikte bu birikimden faydalanacaklarını ifade etti. Elektromanyetik alanlar konusunda düzenlenen sempozyumun sonuçlarının siyasi iktidar ve bu alanda çalışan şirketler tarafından dikkat alınması gerektiğine işaret eden Özbek, konuşmasını şöyle sürdürdü:

 

"Ne yazık ki ülkemiz bir türlü normalleşemediği için teknik sempozyumlarda bile söz, siyasi konulara hatta kendi dertlerimize geliyor. Siyasi iktidar, meslek odalarının kanunlarında bir takım değişiklikler yaptı. O dönem TMMOB Kanunu‘na ilişkin değişikleri de gündeme getirdiler. Ancak bazı meslek örgütlerinden yaptıkları değişiklikleri tepkiler üzerine TMMOB Kanunu‘nda değişiklik yapamadılar. Daha sonra bir gece yarısı İmar Kanun‘nda yaptıkları bir değişiklik ile mesleki denetimi ortadan kaldırmak istediler."

 

AKP‘nin kendi düzenlediği bütçenin bile Sayıştay tarafından bile denetlenmesine izin vermediğini hatırlatan Özbek, "Bugün TMMOB‘a bağlı odaları bakanlıkların mali ve idari denetimi altına 12 Eylül ürünü bir kanun maddesini gerekçe göstererek sokmak istiyorlar" diye konuştu. 12 Eylül döneminde bile işletilemeye cesaret edilemeyecek kadar anti demokratik olan kanun maddesinin dayanak yapıldığı kararnameden sonra TMMOB‘nun daha kararlı bir tutum alacağına vurgu yapan Özbek, "TMMOB bugün Teoman Öztürk‘ün ifade ettiği ‘bilim ve tekniği toplum yararına kullanma‘ hedefine doğru daha kararlı yürümektedir" diye konuştu.      

 

Cep Telefonu Kullanmak Sağlığınızı Etkiler mi?
Açılışın ardından davetli konuşmacı ABD Washington Üniversitesi Biyomühendislik Bölümü‘nde Prof. Dr. Henry Lai "Cep Telefonu Kullanmak Sağlığınızı Etkiler mi?" başlıklı sunumunu gerçekleştirdi. Cep telefonların etkilerine ilişkin dünya genelinde çok sayıda bilimsel çalışma yapılmakta olduğuna dikkat çeken Lai, cep telefonlarında 800 ile 2000 Mhz frekansları arasındaki bantları kullandığını kaydetti. 2013 yılı sonu itibari ile dünya genelinde 6.8 milyar kişinin cep telefonu kullanmasının beklendiği belirten Lai, cep telefonlarının sağlık üzerine etkileri çok düşük olsa bile etkilenen insan sayısının büyüklüğü nedeni ile konunun oldukça önemli olduğunu kaydetti.

Kanseri İle İlişkin
Temel olarak araştırmaların cep telefonu ile beyin ve kulak bölgesindeki tümör ve kanserler arasında bir ilişki olduğunu gösterdiğini vurgulayan Lai, konuya ilişkin yeterli çalışma olmadığına da vurgu yaptı. Cep telefonlarından yayılan radyo frekansı dalgalarının yüzde 70‘inin insan vücudu tarafından emildiğine işaret eden Lai, farklı teknolojilerinin etkilerinin çeşitlilik gösterebileceğini ifade etti. Dördüncü nesil cep telefonu şebekelerini kullanan cep telefonlarının farklı dalgalar yaydığını belirten Lai, insan vücuduna etkisinin de değişik olacağını vurguladı. Manyetik alanların serbest radikallerin faaliyetlerini artmasına neden olduğuna ilişkin araştırmalar olduğunu kaydeden Lai, bu faaliyetlerin artması ile DNA‘nın zarar görme ve kansere yol açma ihtimalinin oluştuğunu kaydetti. Bazı çalışmaların da elektromanyetik alanların kanın beyin içindeki akışına etkisini araştırmaya yöneldiğini ifade eden Lai, hayvanlar üzerinden manyetik alanların kısa ve uzun süreli hafıza üzerine etkilerine ilişkin deneyler yaptıklarını anlattı.

Beyin Fonksiyonları Etkileniyor
Elektromanyetik alanların hem kısa hem de uzun süreli hafızayı etkilediğini deneyden örnekler ile anlatan Lai, elektro manyetik alanların beyin fonksiyonları ve genetik yapıya olan etkilerinin de araştırıldığını kaydetti. Dünya genelinde yürütülen bu alanda yürütülen çalışmalarının yüzde 20‘sinin Türkiye‘de gerçekleştirildiğine değinen Lai, sunumundan Türkiye‘den Prof. Dr. Nesrin Seyhan‘ın çalışmalarına da değindi. Uzun süreli elektromanyetik alanlara maruz kalmanın DNA yapısına zarar verebileceğine ve aşırı zarar görmesi sonucu beyin hücrelerinin ölebileceğini ifade eden Lai, uzun süre maruz kalmanın Parkinson hastalığına neden olabileceğini vurguladı. Elektromanyetik alanların Parkinson hastalığının tedavisinde de kullanılmasına ilişkin bilimsel çalışmalarda olduğunu kaydeden Lai, bilimsel çalışmalarının finansman kaynağına bağlı olarak farklı sonuçlar verdiğine dikkat çekti.  

"Şirketler Araştırmaları Manipüle Ediyor"
"Cep telefonu şirketlerinin desteği ile gerçekleştirilen araştırmalarda elektromanyetik alanların genetik yapıya etki edebileceğini gösteren sonuçları ancak yüzde 38 düzeyinde gerçekleşmiştir. Ancak üniversiteler ve bağımsız kamu kuruluşları tarafından mali olarak desteklenen araştırmalar içinde genetik yapı etkileniyor sonucunun oranı yüzde 64‘e yükseliyor. Dolayısıyla araştırmalara bilimsel olsalar dahi finans kaynaklarını ile birlikte değerlendirilmeleri gereklidir" ifadeleri ile kapitalist sistemin bilimsel araştırmalarının objektifliğine zarar verdiğini ifade etti. 2011 yılında Uluslararası Kanser Araştırma Ajansı‘nın (IARC) cep telefonun 2B olarak tabir edilen olası kanserojen sınıfına soktuğunu kaydeden Lai, bilimsel araştırmaların uzun süreli cep telefonu kullanımının beyin tümör olasılığını artırdığını gösterdiğini belirtti.

Türkiye‘ye Uyarı
Gençler ve çocukların daha yüksek risk grubunda olduğunu ifade eden Lai, Türkiye‘de yapılan bir araştırmaya göre erkeklerin sperm kalitesi ve hareketliğinin de etkilendiğini kaydetti. Baz istasyonlarına ilişkin ölçümlerde Türkiye‘de ortalama santimetrekare başına 3 mikro watt güç yoğunluğuna ulaşıldığını kaydeden Lai, bu düzeyin diğer ülkelerin oldukça üstünden olduğu uyarısında bulundu.

Mesleki Maruziyet Masaya Yatırıldı
Davetli konuşmacının ardından EMO Yönetim Kurulu Üyesi Erhan Karaçay‘in yönettiği "Elektromanyetik Alanlar ve Mesleki Maruziyet (Sunukluk) başlıklı iki panel oturumu gerçekleştirildi. Oturumların ilkine ODTÜ Kuzey Kıbrıs Kampüsü‘nden Yrd. Doç. Dr. Tayfun Nesimoğlu, Gazi Üniversitesi Non-İyonizan Radyasyondan Korunma Merkezi‘nden Uzman Gaye Sezgin ve Sakarya Üniversitesi Elektrik Elektronik Mühendisliği Bölümü‘nden Prof. Dr. Osman Çerezci konuşmacı olarak katıldı. Karaçay‘ın yönetiminde yapılacak aynı başlıklı ikinci oturumda ise Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi‘nden Prof. Dr. Ali Osman Karababa, İşyeri Hekimi Dr. Mustafa Özcan, İş Güvenliği Uzmanı Turgay Özcan ve Tepa Tıbbi ve Elektronik Ürünler‘den Fikret Küçükdeveci yer aldı.  

Ardından düzenlenen "Çok Düşük Frekanslı Elektromanyetik Alanların Çevre ve İnsan Sağlığına Etkileri" başlıklı üçüncü oturum ise İTÜ Elektrik Elektronik Fakültesi‘nden Prof. Dr. Özcan Kalenderli yönetti. Bu oturuma ODTÜ Kuzey Kıbrıs Kampüsü‘nden Yrd. Doç. Dr. Murat Fahrioğlu, Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi‘nden Prof. Dr. Süleyman Daşdağ, Yıldız Teknik Üniversitesi Elektrik Elektronik Fakültesi‘nden Prof. Dr. Nurettin Umurkan,  Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi‘nden Doç. Dr. Raika Durusoy, Gazi Üniversitesi Non-İyonizan Radyasyondan Korunma Merkezi‘nden Yrd. Doç. Dr. Bahriye Sirav ve Türkiye Elektrik İletim A.Ş‘den Yener Akkaya konuşmacı olarak yer aldı.

Sempozyum çalışmaları kapsamında panellerin yanı sıra farkı salonlarda akademik bildirilerin sunumu ve ilköğretim öğrencilerine bilgilendirme çalışmalarının yapıldığı paralel oturumlar gerçekleştirildi.



     

   

  
7590 kez okundu

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın